avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
34,7596
EURO
36,5538
ALTIN
2.950,91
BIST
9.879,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Türkiye-Avrupa Birliği anlaşmasının detayları ortaya çıktı

Dışişleri Bakanlığı, Brüksel’de Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında sığınmacı krizi konusunda varılan mutabakatın içeriğiyle ilgili bir açıklama yayınladı.

Türkiye-Avrupa Birliği anlaşmasının detayları ortaya çıktı

Açıklamada, soru-cevap şeklinde 18 maddede mutabakat çerçevesinde sığınmacı krizinin çözümü konusunda atılacak adımlar anlatıldı.

Türkiye’nin 7 Mart’ta tamamen insani mülahazalarla sunduğu öneriyle Ege’de sığınmacı ölümlerinin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesinin amaçlandığı, Brüksel’de 18 Mart’ta yapılan 3’üncü Türkiye-AB Zirvesi’nde önerinin hayata geçirilmesinin kararlaştırıldığı kaydedilen açıklamada, mutabakatın etkin şekilde uygulanması halinde, Türkiye’nin özellikle 2015 yılında doruk noktaya ulaşan, AB’ye yönelik yasa dışı geçişlerdeki “transit” konumunun ortadan kalkacağı belirtildi.

Mutabakat sonucu Ege’de düzensiz göçün kontrol altına alınmasıyla bu güzergahın, insan kaçakçıları bakımından caydırıcı olacağı, dolayısıyla Türkiye’deki sığınmacı sayısının artmasının beklenmediği, aksine yasa dışı yollardan AB’ye ulaşmak üzere ülkemize yapılan geçişlerin kayda değer biçimde azalacağı ifade edildi.

AB ile varılan mutabakatın en önemli unsuru olan “1’e 1” formülü çerçevesinde Yunan adalarından 4 Nisan itibariyle alınacak her bir Suriyeli için, yine 4 Nisan’da başlamak üzere Türkiye’de geçici koruma altındaki bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirileceği anlatılan açıklamada, bu mekanizmanın da Türkiye’nin mülteci deposuna dönüşmesini önleyeceği vurgulandı.

“1’e 1” formülü
Açıklamada, “1’e 1” formülüyle, Türkiye’den alınacak Suriyelilerin, BM Kırılganlık Kriterleri çerçevesinde BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği halinde belirleneceğine, bu mekanizmanın, Türkiye’nin öteden beri savunduğu AB ile yük ve sorumluluk paylaşımının hayata geçirilmesi bakımından önem taşıdığına işaret edildi.

AB’nin ayrıca “1’e 1” formülü tecrübesi ışığında, Gönüllü İnsani Yeniden Yerleştirme Programı’nı başlatarak, çeşitli kotalar belirlemek suretiyle Türkiye’den Suriyelilerin üye ülkelere yeniden yerleştirilmesini sürdüreceğine, bu programın yasal göçün önemli bir bileşeni olduğuna değinildi.

“Yeniden yerleştirme” kotaları
Mutabakatta AB tarafının açıkladığı 72 bin sayısının, AB Konseyi’nin “yeniden yerleştirme” ve “yer değiştirme” kotaları konusunda 20 Temmuz 2015 ve 22 Eylül 2015 tarihlerinde üye ülkelerin taahhütleri ışığında alınan kararları yansıttığı ifade edilen açıklamada, bu çerçevede Türkiye’nin Yunan adalarından alınacak düzensiz sığınmacılar arasında Suriyelilerin toplam sayısının 72 bini geçmesi halinde AB tarafından yeni kararlar alınarak sayıların belirlenebileceği anlatıldı.

Vize serbestisi
Vize serbestisi tarihinin, 29 Kasım 2015 tarihinde Brüksel’deki 1’inci Türkiye-AB Zirvesi’nde Ekim 2016 olarak belirlendiği, bununla bağlantılı biçimde Geri Kabul Anlaşması’nın 1 Haziran 2016’da tüm hükümleriyle uygulanmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, 18 Mart mutabakatının en önemli unsurlarından birinin, vize serbestisi tarihinin 2016 yılı haziran ayınının sonuna çekilmesi olduğu, Geri Kabul Anlaşması için belirlenen 1 Haziran’ın ise mutabakatta muhafaza edildiği kaydedildi.

Vize serbestisinin Haziran 2016 sonunda başlayabilmesi için AB Komisyonu’nun en geç mayıs ayı başında AB Konseyi’ne ve Avrupa Parlamentosu’na 3’üncü ve son vize ilerleme raporu ile vize serbestisi önerisini sunması gerektiği, dolayısıyla Türkiye’nin, Vize Serbestisi Yol Haritası’nda kayıtlı maddeleri nisan ayı sonuna kadar karşılaması gerektiği, bu yönde gerekli çalışmaların süratle tamamlanmakta olduğu da vurgulandı.

Gümrük Birliği
Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinden bu yana yürürlükte olan Gümrük Birliği’nin, Türkiye’nin AB ile ticari açıdan bütünleşmesinde ve kendi iç pazarını uluslararası normlarla uyumlaştırmasında başat itici unsur olduğunun vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi:

“Türk ekonomisi bugün itibarıyla, Gümrük Birliği’nin tesis edildiği 1996 yılından oldukça farklı bir noktadadır. Örneğin ülkemizin, Gümrük Birliği uyarınca AB’nin dış ticaret politikasına ve ortak gümrük tarifelerine uyum yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede, AB’nin üçüncü ülkelerle akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmaları ülkemiz açısından da geçerli olmakta, üçüncü ülke malları da gümrüksüz ithal edilmekte, bununla birlikte, ülkemiz ürünleri aynı ayrıcalıklı konumdan faydalanamamaktadır. Söz konusu asimetrik ilişkinin dengelenmesi için bu ülkelerle AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) uyumlu olacak şekilde yeni STA’lar akdedilmesi yoluna gidilmektedir.”

Suriyeliler için taahhüt edilen 3 milyar+3 milyar avroluk mali kaynak
Brüksel’de 18 Mart’ta gerçekleştirilen 3. Türkiye-AB Zirvesi sonuçlarında AB’nin Türkiye-AB Göç Eylem Planı çerçevesinde Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak proje bazlı taahhüt ettiği 3 milyar avroluk ilk kısım mali kaynağın tahsisi sürecinin hızlandırılmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, bunun doğru yönde atılmış olumlu bir adım ve AB üyesi ülkelerin sürecin ivme kazanması yönündeki desteğinin memnuniyet verici olduğu belirtildi.

Açıklamada, zirve sonuçları ışığında, 3 milyar avroluk ilk kısım kaynak tamamen kullanıldıktan sonra 2018 yılı sonuna kadar tahsis edilmesi öngörülen ilave 3 milyar avro kaynakla çalışmalara hız kesmeden devam edilmesinin amaçlandığına işaret edildi.

Türkiye-AB müzakere süreci
AB üyeliği hedefinin Türkiye’nin stratejik tercihi olduğu vurgulanan açıklamada, Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan müzakere sürecinin hızlandırılarak sürdürülmesine öncelik verildiği anlatıldı.

Açıklamada, 2005 yılında başlayan fasıl müzakerelerinde bugüne kadar 35 fasıldan toplam 15 faslın açıldığı ve bir faslın (25- Bilim ve Araştırma) geçici olarak kapatıldığı belirtilirken, “29 Kasım 2015’te gerçekleştirilen ilk Türkiye-AB Zirvesi’yle müzakere sürecimizin hızlandırılmasına karar verilmiş ve 17 nolu ‘Ekonomik ve Parasal Politika’ faslı 14 Aralık’ta müzakerelere açılmıştır. Zirvede ayrıca, özellikle beş müzakere faslının (15-Enerji, 23-Yargı ve Temel Haklar, 24-Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 26-Eğitim ve Kültür ve 31-Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası) açılması amacıyla AB Komisyonuyla teknik düzeyde hazırlık çalışmaları başlatılması yönünde mutabık kalınmıştır.” denildi.

Üçüncü Türkiye-AB Zirvesi’nde, 1 Temmuz’da sona erecek Hollanda Dönem Başkanlığı sırasında 33 nolu “Mali ve Bütçesel Hükümler” faslının açılmasına karar verildiği belirtilen açıklamada, söz konusu faslın müzakere sürecinde açılan 16. fasıl olacağı ve diğer fasılların açılmasına yönelik hazırlık çalışmalarının hızlandırılarak devam edilmesi üzerinde mutabık kalındığı ifade edildi.

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.