avrupahollandaalmanyabelcikafransafetoakpchpmhpiyip
DOLAR
32,3277
EURO
35,1006
ALTIN
2.305,35
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Afrin Harekatı ile ilgili yapılan yalan haber ve kara propaganda

Avrupalı Türklerin sesi AVRUPA TÜRK GAZETESİ’nin yazarı Damla Çiğdem yazdı.

Afrin Harekatı ile ilgili yapılan yalan haber ve kara propaganda

Daha ilk gününden itibaren, bir kısım Batı medyası Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili çeşitli spekülasyonlara yer vermiş, özellikle de Türkiye’nin başarısız olacağı beklentisi üzerinde yoğunlaşmıştı. Ancak, Afrin’de kontrolün bu kadar kısa sürede sağlanarak kent ve çevresinin terörist unsurlardan tamamen temizlenmesi, konuyla ilgili birçok analizi de boşa çıkardı. Afrin’in Türkiye için bir tür Vietnam’a dönüşeceği tezlerini geçersiz kıldı.

Örneğin, Independent gazetesinden Patrick Cockburn’un, YPG/PKK’nın Afrin’de Türk ordusuna güçlü bir karşı saldırıyla cevap vereceğine ve Türkiye’nin bu operasyonda başarılı olamayacağına dair öngörüleri Batı basınının harekata yaklaşımının bir özetiydi.

Türk ordusunun Afrin harekatındaki kararlı ve başarılı ilerleyişi karşısında söz konusu basın bu sefer de yalan haber ve kara propaganda unsurlarını devreye soktu. Türkiye’nin sivilleri hedef aldığı, hastaneleri vurduğu, soykırım ve katliam yaptığı yalanları aynı medya organlarında dolaşmaya başladı. Uydurma haberler, kimliği belirsiz kişilerle yapılan düzmece röportajlarla desteklenmeye çalışıldı.

Bu dezenformasyon sürecinde, 2016 Ağustos’ta Halep’te çekilen yaralı bir çocuk fotoğrafı, 2012’de Rusya’daki tatbikat görüntüleri, Hollanda Hava Kuvvetleri’ne ait bir F16’da çekilen görüntüler ve aynı görüntülere montajlanmış 2015 yılına ait bir polis amirinin sesi, 2015 yılında Mısır’da patlama sırasında parçalanan bir beden, hatta Medal of Honor isimli bilgisayar oyunundan alınan görüntüler Afrin operasyonuna aitmiş gibi kamuoyuna servis edildi.

Yine, 2017’de Kuveyt’te bir binada çıkan yangının Afrin’deki Türk saldırısı olarak sunulması, 2014’te Gazze Şeridi’nde bulunan bir tankın Afrin’deki Türk tankı olarak gösterilmesi, 18 Ocak’ta Lübnan’a geçmek isteyen bir kadının fotoğrafının “harekatta soğuktan donan kadın” olarak sloganlaştırılması, 29 Ağustos 2017’de Suriye’nin Mare kentinde çekilmiş bir yaralı çocuk fotoğrafının, “harekatta yaralanan çocuk” şeklinde paylaşılması aynı kara propagandanın ürünleridir. Halkın Türk harekatından kaçtığı iddiasıyla paylaşılan bir fotoğrafın ise 2016 yılına ait olduğu anlaşılmıştır. Hepsinden daha ilginci PYD, Türkiye’nin kurduğu iki hastaneye yaptığı “kendi” saldırısını Türk saldırısı olarak kendi hesaplarında paylaşmış, Fransız haber ajansı AFP de bu dezenformasyonu yayınlamıştır.

Oysa bölgede sivillere, asıl zulmeden, etnik temizlik uygulayan unsurun, binlerce tanık ve mağdurun, sayısız yardım ve sivil toplum örgütlerinin ifadesiyle YPG/PKK olduğu çok bilinen bir gerçek. Suriye’de insani diplomasi çalışmaları yürüten avukat Fehid Musa binden fazla sivilin YPG/PKK tarafından hapishanelerde tutulduğunu, örgütün en ağır işkencelerini Kürt muhaliflere uyguladığını, konuyla ilgili detayları Birleşmiş Milletler bünyesindeki örgütlere, Astana’daki heyetlere ve sivil toplum kuruluşlarına sunduklarını, fakat hala sonuç alamadıklarını ifade etmektedir.

Teröristlerden temizlenen Afrin’deki yerli halkın ifadeleri de YPG/PKK zulmünü doğrulamaktadır. Abdülmenan Muhammed, “Burada hayat zordu. Örgüt herkesten çocuklarını istiyordu. Bir yıl zindanda yattıktan sonra Türkiye’ye gittim. Üç yıl sonra dönebildim” derken İsmail Halil ise “5 senedir örgüt buradaydı. Araplara çok kötü davranıyorlardı. Şimdi Türkiye geldi” demektedir.

Türk ordusu ise, sivillere kötü davranmak şöyle dursun, normal imkanlarıyla bir haftada ağır bombardımanlarla rahatlıkla sonuçlandırabileceği böyle bir operasyonu, tek bir sivilin bile en küçük bir zarar görmesini önleyecek tedbirleri alarak ilerlediği için bu kadar zamana yaydı. Diğer bir deyimle, ABD’nin Rakka’da, Tel Abyad’da, vs… sivil zayiatı gözardı ederek yaptığı bombardımanlar türünden, her ne pahasına olursa olsun bir kenti ele geçirme yöntemi izlemedi.

Bu nedenledir ki Türk ordusu ve beraberindeki ÖSO birlikleri girdikleri Afrin’de büyük bir sevgi ve coşku seli ile sevinç içinde karşılandı. Afrin’li sivil halk birlikleri zılgıtlarla karşıladı. Türk askerlerine ve ÖSO üyelerine koşan sivillerden Cemal Hemo, “6 yıldır neredeydiniz. Bizi neden yalnız bıraktınız. Bugünümüze şükür kurtulduk” diyerek sevincini dile getirdi.

Sonuçta Zeytin Dalı Harekatı, Türk ulusunun ve Türk ordusunun, ahlak, örf, gelenek ve yüksek vicdanını yansıtacak biçimde, doğru olduğuna inandığı ilkeler doğrultusunda kadın, çocuk, yaşlı, sivil masumların hiçbir zarar görmeyeceği bir hassasiyetle sürdürülmüştür. Yalnızca teröristler ve bunlara ait mevzi, sığınak, barınak araç ve gereçler hedef alınarak operasyon başarıyla sonuçlandırılmıştır. YPG/PKK’nın ve bu terör örgütünü destekleyen bir kısım medyanın algı operasyonu olarak ortaya attığı dezenformasyonların, kara propagandaların ise hiçbir gerçek ve geçerli dayanağı yoktur.

Damla Çiğdem – Avrupa Türk Gazetesi yazarı
Avrupa Türk Gazetesi © GAZETEMİZİN YAZARI

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.